Gündemden Başlıklar

Her konuda eşsiz olan ülkem yine kaos içinde. İnsanlar yine sokakta birbirlerine bakmıyor, tanıdık birileri görür, selam verir de Allah korusun konuşur diye kafası yerde veya eli telefonda durumunda geziniyor. Saygının, hoşgörünün olmadığını zaten söylememe gerek bile yok ama bu aralar bir daha bir daha kötü durumlara girdik.
Öncelikle dün (31.03.2015) sabah saatlerinde başlayan elektrik kesintisi hemen hemen tüm gün boyu devam etti ve bu sadece metropolde değil 81 vilayetin tamamında etkisini gösterdi. Metro, tramvay, metrobüs, marmaray ve en önemlisi trafik işaret cihazları bile kesintiden nasibini aldı. Ve tabiiki de yetkililer kesintinin kaynağını bulamadıkları için yoruma açık bir sürü yorum yapıldı. Siber saldırı denildi, terörist saldırısı denildi, Sinop'ta kurulmasına başlanacak olan nükleer santralin Japonlarla imzalarının atıldığı ve bu yüzden kesinti yaptıklarını söylediler, hükümetin planları olduğunu söylediler, hükümetin üzerine seçim öncesi oynanan bir oyun olduğunu söyleyenler bile oldu. Yani kısacası afedersiniz ama; ağzı olan konuştu..


Bunlar çok da önemli değil, çok şükür kesinti geldi, hastaneler, sistemler çöktü ama zor durum aşıldı. Dün can sıkan asıl mesele adliyeye elini kolunu sallaya sallaya silahla giren iki adet, insan ve avukat kılığına girmiş olan "şeyler" oldu . Avukat cübbesi ve sahte kimlik ile x-ray cihazı olmayan kapıdan içeri girdi ve 6. katta bulunan Berkin Elvan davasına bakan savcımızın odasına girdi. Olayın detayına girmeme gerek yok birçoğumuz biliyoruz durumun gerisini. Olaydan sonra konuşan yetkili bir kişinin sözleri durumu özetlemişti bana göre.
Diyordu ki; hiç böyle bir durumla sonlanacağını düşünmemiştik, onların dediklerini yaparız, savcımıza birşey olmadan da onu oradan alırız demiştik. Ama çok yanılmışız. Her istediklerini yaptık saatlerce ikna etmeye çalıştık, Berkin'in babası dahi geldi konuştu ama onlar ikna olmadı.
Ve görevini şerefiyle, haysiyetiyle yaptığından şüphem olmayan savcımızı şehit ettiler.


Ya biz cidden neyiz? Kimiz? Ne istiyoruz?
Dağda olanlar ya da şehir içindeki teröristler ne istiyor masum insanlardan? Yanlışlar yanlışla düzeltilemez bunu neden bilmek istemiyoruz? Bir cana kıyarak özgürlük sağlayabileceklerini kim, nasıl, neden ve hangi mantıkla inandırıyor bu "şey"lere? Kurmanız gereken hayaller iyi bir insan olmak, iyi bir eş anne baba olmak, iyi bir işte rızkıyla çalışmak olması gerekirken neden ülke bölünsün, masumlar ölsün, yeni devlet kurulsun istiyoruz?


Ya hiçbiriniz umrumda değilsiniz tek üzüldüğüm asıl konu Türkiye Cumhuriyeti Savcısı Şehit Mehmet Selim KİRAZ'ın ölümü ve ailesi. Rabbimin sabrı sizlerle, merhameti şehidimizle olsun.
Amin Amin Amin..

Yorumlar

Popüler Yayınlar